Mimarlığın Öyküsü
Mimarlığın
Öyküsü
Orantı: Zihin, örüntülerde matematiksel ve geometrik
ilişkiler veya oranlar bulmaya çalışır. Eski insanlar tüm doğanın birtakım
soyut kanunlar tarafından yönetildiğine inanıyorlardı ve tanrılar ile insan
biçimini birbirine bağdaştırdıkları için tanrısal geometrik ve orantılı
şekillerin insan bedeninde de gözlemlenebileceğine inanıyorlardı.
Vitruvius, göbeği merkez alarak, insan bedeninin tamamını
bir kare ve bir dairenin içinde yer alışını betimler. Vitruvius irrasyonel
sayılı geometrik figürlerin de nasıl oluşturulduğunu betimlemiştir. Tanıtlamalarının
hepsi kareyle başlar. Bir karenin diyagonalini ölçüp onu karenin bir kenarı
boyunca döndürdüğünüzde kenarları belli orantısal ilişkilere sahip olan bir
karekök 2 dikdörtgeni elde edilir. Kısacası Vituvius'un yöntemi ile birçok
farklı oranda dikdörtgenler elde edilebilir. Birçok ortaçağ kilisesi planında
bu orantı sistemi görülür.
Yunan mimarlığı ve tasarımıyla ve bir bütün olarak Klasik
mimarlıkla en çok ilişkilendirilen orantı sistemi, Altın Kesit ya da Altın Oran
denilen sistemdir. Altının madenlerin en kusursuzu olması gibi orantısal
ilişkinin de kusursuz olduğuna inanılıyordu. Birbirine eşit olmayan iki
parçanın ilişkisi olaran betimlenebilen bu orantıda, küçük olan parçanın büyük
olan parçaya oranı büyük olan parçanın bütüne oranına eşit olmalıdır. Yunanlılar
bu teorem üzerinde geometrik olarak; sahada ipler ve çivilerle ya da parşömen üzerinde
çizim aletleriyle çalıştılar.
Altın Oran, dikdörtgeni verili bir kareden türetilebilir.
Önce kare ikiye bölünür (her yarı iki birime bir birim ölçüsündedir), sonra bu
dikdörtgenlerin birinin diyagonali orijinal karenin kenarı boyunca aşağıya
doğru döndürülür. Döndürülen diyagonalin ucundan istenilen Altın Oran
dikdörtgeni elde edilir. Altın Oran dikdörtgeninden çok ilginç bir eğriyle
sonuçlanan bir türetim daha vardır. Bir Altın Oran dikdörtgeninde bir uçtaki
kare işaretlenir ve kalan dikdörtgenin ucunda daha küçük bir kare çizilir ve
sonra artakalan dikdörtgen içinde başka bir kare çizilir ve bu artık daha fazla
kare çizilemeyene kadar devam eder. Eğer sonra bu iç içe dikdörtgenlerin köşeleri
eğri bir çizgiyle birleştirilirse, sedefli bir deniz helezonunda ya da
gündöndündeki çekirdeklerin örüntülerinde bulunana çok benzeyen logaritmik bir
spiral ya da volüt elde edilir. Yunanlıların İyon düzeninin başlığının
volütünde kullandıkları böyle bir eğriydi. Böylesine şaşırtıcı bir uyum ilk
defa orta çağ matematikçisi Leonardo Fibonacci tarafından bir sayı dizisine
döküldü ve bu sayı dizisinde sayılar ne kadar büyürse son ikisi Altın Kesit'e o
kadar yaklaşır. Mimar Le Corbusier, daha sonra Fibonacci dizisine dayanarak
Modular diye adlandırdığı bir orantı sistemi geliştirdi. Fransa,
Marseilles'deki Unite d'Habitation'un tasarımının temeli bu orantı sistemine
dayanmaktadır.
Ölçek: Mimarlık, görsel sanatların en büyüğü ve en
kapsamlısıdır. Bir yapının boyutu belirlenirken karşılaştırma ölçümüz insani
ölçülerdir. Ortalama insan boyutuna göre bir yapının büyüklüğüne onun ölçeği
denir. Unite d'Habitation durumunda, Le Corbusier yapının kenarına bir cetvel
yerleştirmiştir. Frank Lloyd Wright evlerini ideal yükseklik olarak düşündüğü 5
feet 8 inç'e göre tasarlanmıştır. Eğer ölçütü farklı olsaydı yapı son derece
farklı olacaktı. Çoğu mimari yapıda yapının büyüklüğünü pencerelerin, kapıların
boyutuna bakarak anlayabiliriz ama bütün bunlar da ölçek duygumuzu çarpıtacak
şekilde genişletilebilir. Böyle bir durum, Michelangelo'nun yönetiminde
yapılmış olan Saint Peter'in dışında görülür. Burada pencereler ve taş
pilastrlar beklenilenden çok daha büyüktür.
Yorumlar
Yorum Gönder