15 Dakikalık Kentler Üzerine

 15 Dakikalık Kentler Üzerine 


Yazıda da bahsedildiği üzere çok amaçlı devlet binalarının yaygınlaşması; gereksiz yolların, otoparkların ortadan kaldırılması, insanların çalışma ve ulaşım alışkanlıklarının değişmesi birkaç radikal kararın alınmasına bağlıdır. Dünyadaki baskın ekonomi modeli tüm sorunlarıyla sürüp giderken bu ekonomi modelinin kaynak aldığı sanayi sektörü yerini hizmet sektörüne bıraktı. Ağır ve ileri sanayi çalışmaları, artan otomasyon yöntemleri ile birlikte git gide insan gücüne daha az ihtiyaç duyar oldu. Bu gelişme de doğal olarak iş gücünü hizmet sektörüne kaydırdı. Artık gelişmiş ülkelerde insanlar, sabahları uyanıp şehrin öbür ucundaki atölyelere, fabrikalara koşmak yerine masa başında icra ettikleri işlerini yapmak için ofislerine gidiyorlar. Bu da akıllara şöyle bir soru getiriyor: Neden ofislere gidiyoruz? Hizmet sektöründe çalışan ortalama bir insan işini çok rahat bir şekilde evindeki bilgisayarından da icra edebilir. Buna, son bir yıldır içinde bulunduğumuz pandemi döneminde çok açık bir şekilde şahit olduk. Eğer dünya ekonomisi ağırlıklı olarak bahsi geçen sektöre kayıyorsa ve şehirlerimizin asıl amacı: iş, ev ve sosyal yaşam arasında bizlere sağlıklı bir köprü oluşturmaksa, neden şehirlerimizi bu yeni şartlara göre düzenlemiyoruz? Bu soruyu kendimize sorduğumuzda bahsi geçen yazıyı çok daha iyi anlayabiliriz. İnsanlar evden çalışarak yolda geçirdikleri zamanı ailelerine, kendilerine veya arkadaşlarına ayırabilirler. Yollardaki trafik yükünün azalmasıyla birlikte, otoyollar tekrardan planlanarak sosyal yaşam alanlarına kazandırılabilir. Yeşil alanların artışı ve arabaların azalmasıyla birlikte düşüşe geçen karbon salınımı artık önlenmesi bile mümkün olmadığı söylenilen küresel ısınmanın olumsuz etkilerini azaltabilir. Çok amaçlı binaların yaygınlaşması hem gün geçtikçe artan inşaat bazlı doğa kıyımına engel olabilir hem de halkın temel gereksinimlerini karşılayan kamu yerleşimleri daha ulaşılır hale gelebilir. Daha rahat erişilen bu binalara olan ulaşımın şekli, yürüme veya bisiklet odaklı olması yönünde teşvik edilebilir. 

Bu teşvik, sadece doğayı değil aynı zamanda insanların sosyal hayatlarını da yeniden yeşertmek için birebir olacaktır. Yaşadığımız kentleri modernleştirmenin ne büyük faydalar sağlayabileceğini gören gelişmiş medeniyetlerin, çoktan bu yönde adımlar attığını görebiliyoruz. Birkaç radikal değişim ve gerekli bütçe planlaması ile birlikte, doğasına ve halkına önem veren ülkeler yavaş yavaş da olsa şehirlerini daha yaşanılabilir yerlere dönüştürebilirler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ziraat Bankası Genel Müdürlük Binası

Tiyatro Günlükleri: Reis Bey

Birinci Ulusal Mimarlık Akımı